“Hakkında ilim (kesin bir bilgi) sahibi olmadığın şeylerin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp (evet) bunların hepsi ondan sual edilecek/hesaba çekilecektir.” (İsra, 36)

"ÂBİD" DENİNCE SARIK-CÜBBE Mİ GELİYOR AKLINIZA?

--Ticaret Ehli Müslümanlara Nasihatler 11 adlı makalemizden bir iktibas--

Şunu hiçbir zaman aklından çıkarma ki, gerçek manada ‘âbid’ olabilmek için çokça ibadet etmekten ziyade, çokça haramlardan sakınmak gerekir. Evet, çok çok ibadet etmek değildir gerçek âbidlik; asıl âbidlik Allah’ın haram kıldığı şeylerden çok çok sakınabilmektir. Çünkü Allah’ın yasaklarından ve masiyetlerden sakınmayan bir kul ne kadar namaz kılarsa kılsın, ne kadar oruç tutarsa tutsun, ne kadar gece namazı veya zikir gibi ibadetlerle meşgul olursa olsun asla takvanın gerçek mertebesine erişemeyeceği için hakiki manada ‘âbid’ de olamayacaktır. Elbette ibadet olmadan âbid olunmaz; bu ayrı bir konu. Ama bunun kemaline erişmek için farzları yerine getirmenin yanı sıra, bir de Allah’ın razı olmayacağı amelleri, meşguliyetleri veya daha genel bir ifadeyle bilumum ‘haramları’ terk etmek ve onlardan uzak durmak gerekir. Bu olmadan asla ‘âbid’ olmaktan söz etmek mümkün değildir.

Bu dediğimiz birilerine biraz ilginç gibi gelse de Allah Rasulü’nün sallallahu aleyhi ve sellem sözlerine baktığımızda bunun kesin böyle olduğu net bir biçimde karşımıza çıkar. O, Ebu Hureyre’ye radıyallahu anh yaptığı tavsiyesinde bu gerçeği şöyle ifade etmiştir:

اِتّقِ الْمَحَارِمَ تَكُنْ أَعْبَدَ النَّاسِ

“Haramlardan sakın, insanların en âbidi olursun…” (İmam Ahmed ve Tirmizî rivayet etmiştir)

Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem bu sözüyle sahabîsine adeta şunu demek istemişti: Ey Ebu Hureyre! Âbid olmak için çokça ibadet edemeyebilir, bol bol nafilelerle uğraşamayabilirsin; ama günlük hayatında, insanlarla ilişkilerinde veya çarşı pazarlarda çevirdiğin ticaretinde Allah’ın haramlarından sakınırsan, inşâallah sen insanlar içerisinde senin gibi olmayanlara karşı manen üstünlük sağlar ve Allah katında en çok ibadet eden kimselerden sayılırsın.

Bu bağlamda Âişe annemizin de radıyallahu anhâ benzer bir sözü nakledilmiştir:

“İbadetle yorulanları geçmek kimi sevindirirse, günahlardan vazgeçsin.” (İbn-i Ebî’d-Dünyâ, Kitabu’l-Vera‘, 4 numaralı rivayet)

Tabiînin büyüklerinden Hasan-ı Basrî de rahimehullah şöyle der:

“Âbidler, Allah’ın yasakladığı şeyleri terk etmekten daha faziletli bir şeyle (Allah’a) ibadet etmiş değillerdir.” (İbn-i Ebî’d-Dünyâ, Kitabu’l-Vera‘, 8 numaralı rivayet)



Okunma Sayısı:2814