“Ey îmân edenler! Allâh’a karşı takvâ üzere bulunun ve sözü doğru söyleyin ki Allâh amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın! Her kim Allâh’a ve Rasûlü’ne itâat ederse, o hakîkaten büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” (Ahzâb, 70-71)
بسم الله الرحمن الرحيم
Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla…
Kur’ân’ın mucizevî birçok yönü olduğu kesin. Bu mucizevî yönlerden biriside hiç şüphesiz, Kur’ân’ın hem gönüllere hem de bedenlere şifa olmasıdır. Kur’ân; kalbinde küfür, şirk, nifak, riya, kibir, haset ve nefret gibi hastalık bulunanları tedavi etmede benzeri olmayan ilahî bir ilaçtır. Kalbi bu tür hastalıklarla hastalanmış kişiler Allah’ın muradına uygun olarak Kur’ân okudukları zaman, bu hastalıklarından geride eser kalmayacak şekilde kurtulacaklardır. Çünkü Kur’ân zaten bu hastalıkları tedavi ederek insanları kurtarmak için gelmiştir. Kur’ân ayetlerini dikkatle inceleyen kimseler Kur’ân’ın bu yönünü rahatlıkla görebilirler. Rabbimiz şöyle buyurur:
“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplerde olan (manevî hastalıklara) bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’ân) geldi. De ki: Ancak Allah’ın lütuf ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.” (10/Yunus, 57)
“Biz Kur’ân’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’ân, ancak zararını artırır.” (17/İsra, 82)
“De ki: “O (Kur’ân), inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’ân onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).” (41/Fussilet, 44)
Bu ayetlerde Rabbimiz; kalplerde olan şirk, küfür, nifak ve şüphe gibi hastalıklara Kur’ân’ın şifa olacağını, müminlerin kendilerine böyle bir nimet verildiği için sevinmeleri gerektiğini ve kendilerine böylesi bir nimetin verilmesinin biriktirip durdukları mallardan daha hayırlı olduğunu bildirmiştir.
Gerçektende böylesi bir kitaba sahip olduğumuz için sevinmeli ve Rabbimize sırf bu nedenle uzun uzun secde ederek bu nimetin şükrünü eda etmeye çalışmalıyız ki, bu sayede Rabbimiz bize acıyıp verdiği bu nimeti bizden geri almasın.
Kur’ân’ın sadece gönüllerdeki marazlara değil, bedenlerdeki hastalıklara da şifa olacağı hem Rasulullah Efendimizin sözleri ile hem de güzide ashabının uygulamaları ile sabittir. Vücudunun her hangi bir yerinde ağrı hisseden kimse şifayı sadece Allah’tan bekleyerek bu sureyi ihlâsla okursa, Allah’ın izniyle şifa bulur veya hastalığı hafifler.
Enes (radıyallâhu anh)’den şöyle rivayet edilmiştir:
Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in ashabından bir grup, bir Arap köyüne uğradı. Köy halkından kendilerini ağırlamalarını talep ettiler, ancak köylüler bu teklifi reddetti. Bu esnada köyün liderini yılan sokmuştu. Ne yaptılarsa hiçbir şey fayda vermedi. İçlerinden birisi:
−“Köyümüze gelen şu insanlara gidin. Belki onlardan birisinde fayda verecek bir şeyler vardır.” dedi. Bir grup hemen gitti ve köyde mola veren Sahabîlere:
− “Liderimizi yılan soktu ve ne yaptıysak fayda vermedi. Acaba sizden birisinde fayda verecek bir şeyler var mı?” dediler. Sahabîlerden birisi:
− “Evet, Vallahi ben tedavi edebilirim. Ancak siz, rica etmemize rağmen bizi misafir etmediniz. Bende karşılığında ücret almadan tedavi yapmam.” dedi. Nihayet bir sürü koyun üzerinde anlaştılar. Sahabî üflemeye ve Fatiha Suresini okumaya başladı. Adam bağdan çözülür gibi oldu ve sanki onu yatağa düşüren hiç bir şey olmamış gibi kalkıp yürüdü. Köylüler anlaştıkları ücreti ona verdiler. İçlerinden birisi “paylaşalım” dedi. Ancak rukye ile tedavi yapan sahabî: “Peygambere gidip durumu anlatarak bize ne emredeceğini görmedikçe bunu yapmayın” dedi. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in yanına vardılar ve olayı anlattılar. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem): sahabiye: “Fatiha’nın şifa verici bir dua olduğunu nereden anladın?” dedi. Sonra: “İsabet etmişiniz. Paylaşın. Sizinle beraber bana da pay ayırın” buyurdu ve güldü.[1]
Bu ve daha birçok rivayet, Kur’ân ayetlerinin halis niyetle okunduğu zaman Allah’ın dilemesi ile insana fayda verebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Kur’ân’ın asıl amacı bu olmamakla birlikte, bundan da faydalanmanın her hangi bir sakıncası yoktur.
İbrahim Gadban