“Erkek veya kadın, kim “mümin” olarak salih amel işlerse, elbette biz ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (16/Nahl, 97)

ON İKİNCİ İPUCU: “Hac Veya Umrede Saçları Kazıtmak”

RAHMETLİ OLMANIN İPUÇLARI -12-

بسم الله الرحمن الرحيم

Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla…

 

ON İKİNCİ İPUCU:

Hac Veya Umrede Saçları Kazıtmak

عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ :اللَّهُمَّ ارْحَمْ الْمُحَلِّقِينَ.  قَالُوا وَالْمُقَصِّرِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ اللَّهُمَّ ارْحَمْ الْمُحَلِّقِينَ. قَالُوا وَالْمُقَصِّرِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ وَالْمُقَصِّرِينَ.

Abdullah İbn-i Ömer radıyallâhu anhuma’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem (Veda Haccı sırasında):

— Allah’ım! (İhramdan çıkacaklarında) saçlarını kazıtanlara rahmet et! buyurdu. Ashab-ı Kiram:

Saçlarını kısaltanlara da (rahmet dile) ey Allah’ın Rasûlü! dediler. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:

—  Allah’ım! Sen saçlarını kazıtanlara rahmet et! buyurdu. Ashab tekrar:

Saçlarını kısaltanlara da (rahmet dile) ey Allah’ın Rasûlü! dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:

— Allah’ım! Sen saçlarını kısaltanlara da rahmet buyur! diye dua etti.[1]

İşte, Allah’ın rahmet ipuçlarından bir tanesi daha karşımızda… Bu ipucu, Allah’ın kendilerine imkân verip hac ve umreye gitmeyi nasip ettiği kimseleri ilgilendiriyor. Hac ve umreye gidip, orada ihramdan çıkacaklarında saçlarını kökünden kesenlere Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem rahmet temennisinde bulunuyor.

“Allah’ım! Saçlarını kazıtanlara rahmet et!”

Ey Müslüman! Eğer sen de Allah’ın lütfu ile hac ve umre ibadetini gerçekleştireceksen, bu rahmete nail olmak için saçlarını kökünden kazıt ve Efendimizin bu duasına mazhar ol.

Ne mutlu hac ve umrede saçlarını kökünden kazıtarak Allah’ın rahmetine mazhar olan kullara!

***

Bu hadisinde Efendimiz aleyhisselam, hac veya umre esnasında saçlarını kazıttıranlara dua ediyor ve onlara Allah’ın rahmet etmesini diliyor. Başta Buharî ve Müslim olmak üzere birçok hadis imamının aktardığı bu önemli rahmet temennisinin, hadisin diğer varyantlarıyla birlikte ele alındığında Veda Haccı sırasında yapıldığı görülür. Mesela, Müslim’deki rivayet bunu net bir biçimde ortaya koymaktadır:

“Yahya b. Husayn’ın ninesinden naklettiğine göre o, Veda Haccı’nda Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in saçlarını kazıttıranlara üç kere, kısalttıranlara ise bir kere dua ettiğini duymuştur.”[2]

Görüldüğü üzere Yahya b. Husayn’ın ninesi, bu duayı Veda Haccı’nda duymuştur. Ama Efendimizin bunu bir başka yerde de söylemiş olması mümkündür.

Hadisin başka varyantlarına baktığımızda, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in saçlarını kazıtanlara bazen “rahmet” temennisinde, bazen de Allah’ın onları bağışlaması için “mağfiret” dileğinde bulunduğunu görürüz. Örneğin, Müslim’de geçen bir rivayet bunu şu şekilde ortaya koymaktadır:

Ebu Hureyre radıyallâhu anh anlatır: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem saçlarını kazıtanlar için:

— Allah’ım! Saçlarını kazıtanları bağışla! diye dua etti. Ashab-ı Kiram:

Saçlarını kısaltanları da (bağışlasın) ey Allah’ın Rasûlü! dediler. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:

—  Allah’ım! Sen saçlarını kazıtanları bağışla! buyurdu. Ashab:

Saçlarını kısaltanları da (bağışlasın) ey Allah’ın Rasûlü! dedi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem tekrar:

— Allah’ım! Sen saçlarını kazıtanları bağışla! diye duasını yineledi. Ashab-ı Kiram üçüncü kez:

Saçlarını kısaltanları da (bağışlasın) ey Allah’ın Rasûlü! diye (ısrarla istekte bulundu.) Bunun üzerine Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:

— Allah’ım! Sen saçlarını kısaltanları da bağışla! diye onlara da dua etti.[3]

Efendimiz aleyhisselam ve ashabı arasında geçen bu diyaloglar –biraz önce dediğimiz gibi− Veda Haccı sırasında olmuştu. Bilindiği üzere Veda Haccı, Allah Rasûlünün Medine’ye hicretinden sonra yaptığı ilk ve son hac olduğu için büyük önem arz ediyordu. Bu hacda tüm insanlığa haccın “en ideal” şeklinin nasıl olacağı gösterilecek ve Allah’ın en çok sevdiği hac modelinin nasıl icra edileceği öğretilecekti. Bundan dolayı çok mühimdi. İşte, belki de bu amaçtan ötürü –saç kısaltmak caiz olmasına rağmen– Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ashabına sürekli kafalarını kazıtmaları gerektiğini vurguluyordu. Çünkü bu şekilde bir uygulama, saç tıraşı noktasında Allah’ın en çok razı olduğu şekli ortaya koyuyordu. Rasûlullah da Allah’ın bu konuda en çok neden razı olduğunu insanlara bildirmek istediği için ısrarla saçlarını kazıtanlara dua etti.

Malum olduğu üzere İslam’da hac ve umre ibadeti yerine getirilirken –ihramdan çıkılacağı zaman– saçları kısaltmak, yani taksîr yapmak caizdir. Ve bu bizzat Allah Rasûlünün uygulamalarıyla meşru kılınmıştır. O, bazı zamanlarda saçlarını kazıtmak (tahlîk etmek) yerine, kısaltmayı (taksîr yapmayı) tercih etmiştir. İşte Onun bu uygulaması, hac ve umrede saçları kısaltmanın da caiz olduğunu ortaya koymaktadır. Ama Veda Haccı’nda, umre ve hacda Allah’ın en çok hoşlandığı şeklin ne olduğu tüm insanlara öğretileceği için Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem saçları kazıtmanın önemini vurgulamış ve ashabının ısrarına rağmen öncelikle bunu yapanlara dua etmiştir.

Ashab-ı Kiram, Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem’in söz ve dualarındaki ince vurguları kavrar ve gereğince amel etmeye çalışırlardı. Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem’in saçlarını kazıtanlara “Allah’ım! Saçlarını kazıtanlara rahmet et!” diyerek tam üç kere rahmet dilemesi, hac ve umrede saçları kazıtmanın asıl olduğunu mükemmel bir şekilde onların zihin dünyasına nakşetmişti. Onlar, bu ısrarlı duada bir hikmet olduğunu anladılar ve ihramdan çıkacaklarında saçlarını kazıtarak rahmete namzet olduklarını ortaya koydular. Zira onlar çok iyi biliyorlardı ki, Peygamber aleyhisselam bir şeyi ardı ardına üç kere vurgulamışsa, demek ki bu, Onun katında büyük önem arz etmekteydi. Bunu anladılar ve gereğini yerine getirerek Allah’ın rahmetine erişmenin bir sebebine daha tutunmuş oldular. Allah onlardan razı olsun.

Onların yolundan giden biz Müslümanlar da, hacca veya umreye gittiğimizde bu sünneti hayata geçirmeli, Allah’ın rahmetine namzet olarak saçlarımızı kazıtarak tahlîk etmeliyiz.

 Eğer kıyamadığımız, bozulmasını arzulamadığımız ve güzelliğinden ötürü kestirmeye içimizin el vermediği saçlarımızı sırf Allah için kurban edersek, buna ödül olarak Rabbimiz de bizlere rahmet edecektir. Eğer güzel olduğu için kıyamadığımız saçlarımızı Rabbimize kurban edemezsek, ondan daha güzel olan canımız nasıl O’na kurban edebiliriz ki? Unutmamak gerekir ki, imkân olduğunda değeri az olanı feda edemeyenler, yeri geldiğinde daha değerli olanları asla feda edemezler. Özellikle genç ve yakışıklı Müslümanlara söylüyoruz; hac ve umrede kendileri için değerli gördükleri saçlarını Rablerine kurban ederek şimdiden şehadet provası yapsınlar ve vakti gelmeden evvel en değerli olanı feda edebilmenin antramanına soyunsunlar.

Bir Uyarı

Hac ve umrede saçlar kazıtılmadan veya kısaltılmadan ihramdan çıkılmış olmaz. Bir Müslümanın “sa‘y” işlemini bitirdikten sonra saçlarını ya tamamıyla kazıttırması ya da tamamıyla kestirmesi gerekir. Bu gün kimi Müslümanlar sa‘y işleminden sonra ihramdan çıkacaklarında saçlarının ucundan birazcık alarak taksîr işlemi yaptırdıklarını, yani saçlarını kestirdiklerini iddia etmektedirler. Onlara göre “taksîr” denilen uygulamadan kastedilen şey budur. Bu kardeşlerimize nasihat babından diyoruz ki: Her ne kadar bu tür bir uygulama bazı mezheplerde caiz görülse de efdal olan; bir insanın senin hacı veya umreci olduğunu anlayacak kadar saçının tamamından kısaltmandır. Bu da bu gün üç numara denilen veya benzeri numaralarla tabir edilen bir düzeyde saçı kısaltmakla olur. Hatta bazı âlimler saç ucundan birazcık alınarak ihramdan çıkmanın kifayet etmeyeceğini söylemişler ve “Bir insanın, nasıl ki başının bir kısmını tamamıyla kazıttırması “tahlîk” sayılmıyorsa aynı şekilde saçının bir kısmından kısaltarak alması da“taksîr” sayılmayacaktır. Her tarafından aldırmak gerekir” diyerek meselenin önemine vurgu yapmışlardır. Buna dikkat etmeli ve hac ve umremize halel getirmemeliyiz. Bu hem bize ihtilaftan uzak kalarak en ideal şekilde ibadet etme olasılılığı tanıyacak hem de ibadetimizi muhafazaya alma noktasında yardımcı olacaktır. Bilindiği üzere şüphelerden uzak kalarak ibadet edenler, dinlerini muhafaza altına alırlar. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

“Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır. Her kim şüpheli konulardan sakınırsa, dinini ve haysiyetini korumuş olur. Her kim de şüpheli konulardan sakınmazsa, (gitgide) harama düşer. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu arâziye girmesi an meselesidir…”[4]

Dinimizi şüphelerden arındırmayı bilmeli ve en ideal olanla Rabbimize kulluk etmeliyiz.

Ne mutlu dinine şüphe karıştırmayan ve Allah’ın en çok razı olduğu şey neyse onunla Rabbine kulluk edenlere!

 

 

 

 



[1] Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

[2] Müslim 1303.

[3] Müslim 1302.

[4] Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.

Okunma Sayısı:3704