“Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Ve onu sabah, akşam tesbîh edin” (Ahzab-41,42)
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla…
Ramazan’dan yeni çıktık... Allah’a hamd olsun ki vücudumuz, Ramazan ayında yakalamış olduğu performanstan henüz düşmedi. Dinçiz, sağlıklıyız, antrenmanlıyız… Ramazan’da tuttuğumuz oruçlar, bizleri daha da performanslı bir hale getirdi. Bu nedenle Rabbimize sonsuz hamd ediyoruz…
Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem), Ramazan’ın hemen ardından gelen Şevval ayında altı gün oruç tutar ve bu orucun tüm sene oruç tutmaya denk olduğunu söylerdi. İmam Müslim’in bize aktardığına göre Ebu Eyyûb el-Ensârî (radıyallahu anh), Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
“Kim Ramazan orucunu tutar, sonrasında da Şevvalden altı gün ona oruç ilave ederse, (bununla) tıpkı tüm seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur.”
Bilindiği üzere bir yıl güneş takvimi ile 365 gündür. Kamerî takvim ise bundan on gün daha azdır. Kur’an-ı Kerim’de “Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır…” (En’am, 160) buyrularak yapılan iyiliklerin en asgarî “on kat” ile mükâfatlandırılacağı bildirilmiştir. Yani kişi, sâlih bir amel işlediği zaman Allah onu, onun hanesine 10 ile çarparak kaydedecektir. Bir oruç tutulduğunda bu, on oruçmuş gibi kabul edilecek ve mükâfatı da ona göre verilecektir. Bu, Allah’ın kullarına olan bir lütfudur.
Bizler, Ramazan ayında bazen 29, bazen de 30 gün oruç tutmaktayız. Her bir orucu 10 ile çarptığımızda ortaya, eğer 29 tutarsak 290, 30 tutarsak 300 oruç çıkmaktadır. Şevval ayındaki 6 günlük orucu 10 ile çarparak buna ilave ettiğimizde karşımıza 350 veya 360 şeklinde bir sonuç çıkmaktadır. İşte bu hesaba göre Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’in “Kim Ramazan orucunu tutar, sonrasında da Şevvalden altı gün ona oruç ilave ederse, (bununla) tıpkı tüm seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur.” buyruğunu ve kişinin tüm seneyi nasıl oruçlu geçirmiş olacağını rahatlıkla anlayabiliyoruz.
Müslümanlar, Şevval ayındaki bu orucu ardı ardına tutabilecekleri gibi, bir ay içerisine bölerek de tutabilirler. Veya pazartesi-perşembe günleri tutmak suretiyle eda etmeleri de mümkündür. Böylesi oruçları tek başına tutmak insan nefsine ağır gelebilir. Yakın arkadaşlar veya bir ders halkasına müntesip kardeşler, aynı günü oruçlu geçirerek bu zorluktan kurtulabilirler. Toplu yapılan ibadetler her zaman için daha kolay ve zorluktan daha uzaktırlar. Bu nedenle ders halkalarında günler belirlenerek -ki pazartesi ve perşembe bunun için çok idealdir- topluca oruç tutulabilir. Bu sayede kişi, diğer kardeşlerinin de oruç tuttuğunu düşünerek hem kendisini teselli etmiş olur, hem de ibadetini daha huşulu bir şekilde geçirir. İşte bu sebepten dolayı Müslümanların nafile türü oruçlarını aynı günde tutmaları güzel görülür.
Son olarak şunu söylemek isteriz: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i sevmek kuru sözlerle olacak bir şey değildir. Sevgi, ittiba etmeyi, sevdiğinin peşi sıra gitmeyi gerektirir.
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve merhamet edicidir. (3/Âl-i İmrân, 31)
“Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (33/Ahzab, 21)
Bu ve benzeri ayetlerden, Allah’ın bizleri sevmesi için hayatımızı tıpkı Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in hayatına benzetmemiz gerektiğini ve O ne yaptı ise bizlerin de onu yapmasının bir zorunluluk olduğunu anlamaktayız.
Haydi, Allah’ın sevgisini kazanmak için Rasulullah’ı taklit etmeye; Rasulullah’ı taklit etmek için de altı günlük Şevval orucunu tutmaya!..