“Andolsun, onlara (müşriklere): “Göklerle yeri kim yarattı?”diye sorsan, onlar elbette: “Allah” diyeceklerdir.” (Lokman/25)
بسم الله الرحمن الرحيم
Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla…
“Tertil” kelimesi Arap dilinde bir metni; ağır ağır, düşüne düşüne, mana ve maksadını anlayarak kurallar çerçevesinde okumaya denir. Bu ifade, Müzzemmil Suresi’nde geçmekte olup orada Rasulullah’tan Kur’ân’ı bu şekilde okuması istenmektedir. Rabbimiz şöyle buyurur:
“Ey örtünüp bürünen (Peygamber)! Birazı hariç, geceleri kalk namaz kıl. (Gecenin) yarısını (kıl). Yahut bunu biraz azalt, ya da çoğalt ve Kur’ân'ı tertil üzere (tane tane) oku.” (73/Müzzemmil, 1-4)
Soru: Sebze ekilmiş bir araziye suyun bir anda bol miktarda verilmesi mi faydalı olur, yoksa yağmurlama sitemi ile azar azar verilmesi mi?
Cevap: Bu işlerden birazcık haberi olan herkes çok iyi bilir ki, suyun yüklü miktarda bir anda bahçeye salınıvermesi orada ekili olan tohumlara veya sebzelere zarar verir. Kökten yok etmese de gereği gibi fayda da sağlamaz. Bu nedenle bahçelere suyun damlatma usulü ile veya yağmurlama yaparak verilmesi daha uygundur.
İşte Kur’ân-ı Kerimde tıpkı bu su gibidir. Eğer bir çırpıda müminlerin gönüllerine bırakılırsa orada gerekli faydayı temin etmeyebilir. Ama usul usul ve sindirilebilecek tarzda verilirse, işte o zaman beklenen fayda temin edilecektir.
Kur’ân’ı tertil üzere okumak, tıpkı bahçeye damlama usulü su vermeye benzer. Bu şekilde okunan Kur’ân mümin gönüllere damla damla inecek ve onların tâ iliklerine kadar işleyecektir. Mana ve maksatları hakkıyla idrak edilerek Allah’ın rızası kazanılacaktır.
Çağımızın etkin davetçilerinden birisi olan Dr. Mecdî Hilalî der ki:
“Ölmüş yeri sulayarak dirilten ve orada bitkileri yeşerten yağmur maddesi ise, kalbi sulayarak onun hayat bulmasına vesile olan ve kalpte imanı yeşerten yağmur maddesi de Kur’ân’dır. Yere yağan yağmur sürekli olmazsa (yerde) hiçbir şey bitirmez. Aynı şekilde kalp sürekli Kur’ân’a arz edilmezse, kalpte canlı ve etkin bir iman yeşermeyecek ve imanın umulan meyveleri ortaya çıkmayacaktır.”[1]
Kur’ân’ı anlayarak ve manalarını idrak ederek okumayı ihmal etmemeliyiz ki, bu sayede Rabbimizin “Kur’ân’ı tertil üzere oku!” (73/Müzzemmil, 4) buyruğunu yerine getirmiş olalım.
İsra Suresinde yer alan şu ayet meselemiz açısından oldukça önemlidir. Rabbimiz şöyle buyurur:
“Biz Kur’ân’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.” (17/İsra, 106)
Kur’ân’ın ayet ayet ayrılmasındaki hikmetlerden birisi de, onun usul-usul ve tek-tek okunarak anlaşılmasını sağlamaktır. Rasulullah bu İlahî buyruğa riayet etmek için ~gerek namazda olsun gerekse namaz dışında~ Kur’ân’ı ağır-ağır, dura-dura okumuş; hızlıca okumaktan hep kaçınmıştır. Ayetlerin sonunda durmak O’nun genel âdeti olmuştu. Efendimiz (aleyhisselâm), Kur’ân okurken rahmet ayetleri geldiğinde Allah’tan rahmet istemiş, azap ayetleri geldiğinde de ondan Allah’a sığınmıştır. İşte Kur’ân’ı bu şekilde okumuş ve ayetlerini içine sindirerek tilavet etmişti.
Sahabesi de bu hususta tıpkı O’nun gibi davrandı. İbn-i Abbas (radıyallâhu anh)’ın şöyle dediği rivayet edilir:
“Bakara ve Al-i İmrân sûrelerini mânâlarını düşünerek tertil ile okumak bence bütün Kur’ân’ı bir çırpıda okumaktan daha iyidir.”
Yine onun şöyle dediği nakledilir:
“Manasını düşünerek ‘Zilzâl’ ve ‘Karia’ surelerini okumak ‘Bakara’ ve ‘Al-i İmran’ surelerini hızlı bir şekilde okumaktan bana daha sevimlidir.”[2]
Bir Müslümanın en büyük gayesi, Kur’ân’ı hakkıyla anlama ve gereğince yaşama olmalıdır. Bu nedenle bir çırpıda Kur’ân’ı hatmetmek, bir an önce okuduğu surenin sonuna varmak bizi asıl maksadımızdan uzaklaştıran şeylerdir. Surenin hemen sonuna ulaşıp bir an önce Kur’ân okuyuşunu sona erdirmek âhir zamanın Müslümanlarının müptela olduğu belalardandır ve kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Rabbim, Kur’ân’dan hakkıyla istifade etmeyi bizlere nasip etsin.
İbrahim Gadban